Büyük Türkçe Sözlük
* Takırdatmak işi.
* Takırdamasına yol açmak, takırdamasına sebep olmak.
* Bir şeyin çıkardığı kuru ve sert ses.
* Takışmak işi.
* Birbirine takılmak.
* Anlaşmazlığa düşmek, kavgaya tutuşmak, ağız kavgası yapmak.
* Takıştırmak işi.
* Küpe, bilezik, yüzük gibi süs eşyasını çokça takmak.
* Sakınma, çekinme.
* Mezhep belirtmemek, gizlemek.
* Olduğundan farklı görünme.
* sakınmak, çekinmek.
* olduğundan farklıgörünmek.
* Birden, anında, hemen.
* İnce kumaştan ve çoğunlukla yarım küre biçiminde başlık.
* Yarım küre biçimindeki kubbenin üst bölümü.
* bir ayıbı örten şey ortadan kalktığı zaman gerçeğin ortaya çıktığını anlatır.
* Takkesi olan.
* Takkesi olmayan.
* Başı ve elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi.
* (otomobil, kamyon vb...
* takla hareketini yapmak.
* çok sevinmek.
* bir kimseye yaranmak için onun hoşuna giden davranışlarda bulunmak, dalkavukluk etmek.
* bir şeyi dilediği gibi beceriyle kullanabilmek.
* birine istediği her şeyi yaptırmak.
* Kın kanatlılardan, sırtüstü çevrildiğinde göğsündeki özel bir organın yardımıyla takla atarak düzgün durma yeteneğinde olan ve tel kurdu denilen...
* Takla böceği türlerini içine alan kın kanatlılar familyası.
* Takla atan kimse.