Büyük Türkçe Sözlük
* Karaciğer ve öd kesesi kanallarının birleşmesinden oluşan, safrayı bağırsağa veren kanal, koledok.
* Karaciğere yapışık, armut biçiminde, öd salgılayan küçük organ, safra kesesi.
* Mal, mülk, maddî zenginlik.
* "çok yoksul" anlamında kullanılır.
* Evin veya herhangi bir yapının oturmak, çalışmak, yatmak gibi işlere yarayan, banyo, salon, giriş vb. dışında kalan, bir veya birden fazla...
* Askerî ceza hukukunda kabul edilmiş bir ceza türü.
* Az sayıda çalgı için ve özel toplantılarda çalınmak amacıyla bestelenmiş müzik.
* Havasız kalan veya havası ağırlaşan odalarda güzel ve hoşkoku veren bir sprey türü.
* Hanlarda çalışan uşakların başı.
* Yeniçeri kuruluşunda görevi alaylarda selâm törenlerini düzenlemek ve yönetmek olan subay.
* Resmî kuruluşlarda, işyerlerinde, temizlik ve getir, götür işlerine bakan görevli, hizmetli, hademe, müstahdem.
* Küçük oda.
* Odacı olma durumu veya odacının görevi, hademelik.
* Bir ışık veya ısı kaynağından yayılan ışınların toplandığı yer, mihrak.
* Herhangi bir düşüncede, nitelikte olan kimselerin kaynağı veya bir...
* Bir merceğe paralel olarak gelen ışınların, mercekten geçip kırıldıktan sonra merceğin öte yanında birleştikleri nokta.
* İyi bir görüntü elde etmek, görüntüyü tam odak noktasına düşürmek için alıcı merceğinde yapılan düzenleme.
* İyi görüntü elde etmek, görüntüyü tam odak noktasına düşürmek için alıcı merceğini düzenlemek.
* Odaklanmak işi.
* Odaklamak işine konu olmak.
* Belli bir noktada, yerde veya olguda toplanmak.
* Odaklaşmak durumu.
* Bir ışık demeti veya elektron akışı bir noktada toplanmak.
* Odak durumuna gelmek.