Büyük Türkçe Sözlük
* Ödetmek işi.
* Ödemek işini yaptırmak.
* Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre veya yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife.
* Öğretmenin öğrencilere...
* Herhangi bir meslekte bulunanların birbirleriyle ve başkalarıyla olan işlerinde tutmaları gereken yollar ve yerine getirmek zorunda bulundukları...
* bir şey yapmayı kendisi için yerine getirilmesi zorunlu bir iş olarak kabul etmek, borç bilmek.
* ödevine bağlı olan, ödevlerini yerine getirmeyi seven, vazifeşinas.
* Ödevlendirilmek işi veya durumu.
* Ödevlendirmek işine konu olmak.
* Ödevlendirmek işi veya durumu.
* Birine ödev vermek.
* Ödev yüklenmiş, olan, vazifeli.
* Dinleme salonu.
* Bkz. odyometre.
* Korkak, tabansız, yüreksiz.
* Ödleğe yaraşır (bir biçimde), ödlek gibi.
* Ödlek olma durumu veya ödlekçe davranış.
* Ateşsiz.
* Çok yoksul, aç ve barınaksız.
* çok korkmak.
* ansızın çok korkmak.