Büyük Türkçe Sözlük
* Bazı bitki hücrelerinde odun özü denilen bir kimyasal madde alarak odunsu bir duruma girmeleri olayı.
* Kabalaşma.
* (bitkilerde) Odun durumuna gelmek.
* Kabalaşmak.
* Ödünlemek işi, taviz.
* Engellenen ve doyurulmayan dilek, istek ve davranışların yarattığı tedirginliği, onların yerine geçebilecek başka dilek...
* Ödünle karşılamak, taviz vermek.
* Ödün niteliğinde olan, ödün vererek yapılan, ivazlı.
* Ödün veren (kimse).
* Odun konulan yer.
* Odun durumuna getirilip yakılmaya elverişli (ağaç).
* Kabalık, anlayışsızlık.
* Oduna benzeyen, odunu andıran.
* Ödün niteliğinde olmayan, ödün vermeksizin yapılan, ivazsız.
* Ödün vermeyen (kimse).
* çok korkutmak.
* Oduna benzer, odun gibi.
* Kaba, iri, heybetli.
* Kimyasal tepkimelerde gazların hacim değişmelerini ölçmeye yarayan araç.
* İşitme organı ve sisteminin niteliklerini değerlendiren, işitmeyi ölçen araç.
* Görsel-işitsel.
* Usanç, bezginlik, tiksinti gibi duygular anlatır.
* Sıkıntı, bezginlik, usanç, acı gibi duyguları bildirir.
* oflamak.
* İşyeri, daire, büro.
* Engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap.
* öfkeye kapılınca bağırıp çağırmak insanı rahatlatır.
* öfkesine kapılarak işgören sonunda güç duruma düşer.