Büyük Türkçe Sözlük
* geri dönülemeyecek bir işyapmak.
* başı pullu, boyu 2 m kadar olan, zehirli ve tehlikeli bir yılan.
* Mersingillerden, asıl yurdu Avustralya olan, boyu 100 m'yi aşabilen, toprağın suyunu çekerek yerin bataklık duruma gelmesini önleyen bir ağaç...
* Gevişgetirenlerden, Kongo'da bataklık ormanlarda yaşayan, büyük bir antilop boyunda, gövdesi kızıl kestane, bacakları beyaz çizgili bir memeli...
* Telli balıkçıl.
* Fırsat.
* Kelepir.
* Ayakkabı altının topuğa rastlayan yüksek bölümü.
* Topuğun arka bölümü.
* Saban demirinin geçtiği ağaç parçası.
* Boru anahtarının kola bağlı olan setleri dışa dönük, hareketsiz çenesi.
* Ayakkabılar için ökçe yapan veya satan kimse.
* Ökçesi olan veya ökçesi yüksek olan topuklu.
* Ökçesi olmayan (ayakkabı).
* Ok yapan veya satan kimse.
* Okçuluk sporunu yapan kimse, kemankeş.
* Ok yapma veya satma işi.
* Ok ve yay kullanılarak yapılan spor, ok atıcılığı.
* Deha sahibi kimse, dahi.
* Öke alma durumu.
* Plâstik, tahta veya mika benzeri maddelerden yapılmış taşlarla oynanan ve konkene benzeyen bir tür oyun.
* 1283 gr'lık ağırlık ölçüsü birimi, 400 dirhem bir okka ederdi, kıyye.
* hacminden umulmayacak kadar ağır gelmek.
* konuşulan bir gerçeğin açıklığını ve tartışma götürmezliğini anlatmak için söylenir.
* Okkalamak işi.