Büyük Türkçe Sözlük
* Bkz. sövüntü.
* Emen, soğuran.
* Bir madde veya enerjiyi soğurma gücü, yeteneği.
* Soğurmak işi, emme, massetme.
* Katı veya sıvı bir maddenin bir gazı, ışığı içine alması, emmesi.
* Bir ortamın ışık enerjisini belli nicelikte...
* (bir madde bir sıvıyı) İçine çekmek.
* Katı veya sıvı bir madde soğurma yoluyla bir gazı içine almak, emmek, massetmek.
* Soğurma yoluyla çalışan.
* Ateşte közlenerek hazırlanmış patlıcan.
* Soğurma özelliği gösteren madde.
* Soğurmak işi veya biçimi.
* Suda kaynatılıp pişirilen, suyundan ayrılarak soğuk yenen et.
* Üzerine yağve limon konulmadan ve birbirine karıştırılmadan yenen...
* Dolandırmak.
* Söğüşyapmaya elverişli et veya sebze.
* Soğuşmak işi.
* (toprak için) Su soğurup tavlanmak.
* Bkz. sövüşme.
* Bkz. sövüşmek.
* Bkz. sövüştürmek.
* Söğütgillerden, akarsu kenarlarında yetişen, yaprakları almaşık ve alt yüzleri havla örtülü büyük bir ağaç (Salix). Aksöğüt (Salix alba). Salkım...
* İki çeneklilerden, söğüt, kavak ve benzeri türleri içine alan bir bitki familyası.
* Sıcaklığı azaltan, soğutma özelliği olan.
* Soğutmaç, soğutucu.