Büyük Türkçe Sözlük
* Hava geçirmeyen bir dokumadan veya plâstikten yapılan, birini normak bir havadan ayırıp saf oksijen veya karbojen etkisi altına koymaya yarayan...
* Oksijenlenmek durumu veya biçimi.
* Oksijenlemek işi.
* Bir maddenin birleşimine oksijen katmak.
* Saçların rengini sulandırılmış oksijenli su ile sarartmak.
* Oksijenle birleşebilen madde.
* Oksijen ile birleşmek.
* Özünde oksijen bulunmak.
* Birleşiminde oksijen bulunan.
* (saç için) Oksijenli su ile sarartılmış.
* Hidrojen peroksidin (H2O2) sulu çözeltisi.
* Suyla birleştiğinde oksijen açığa çıkaran, birleşiminde nikel ve bakır tozları bulunan sodyum ve potasyum peroksit.
* Oksijenin bir element veya kökle birleşmesiyle oluşan madde.
* Oksitlemek işi, yükseltgeme.
* Oksit durumuna getirmek, oksijenle birleştirmek, yükseltgemek.
* Oksitlenmek işi, yükseltgenme.
* Oksit durumuna girmek, oksijenle birleşmek, yükseltgenmek.
* Bkz. sivrikuyruk.
* Öksürmek işi.
* Solunum yolları zarlarının rahatsızlığı sebebiyle akciğerlerdeki havayı birdenbire ve gürültülü bir sesle dışarı vermek.
* Öksürtücü hastalığa...
* Öksürtmek işi.
* Öksürmesini sağlamak.
* Öksürten, öksürüğe yol açan.
* Ciğerlerdeki havanın, solunum organlarının kasılması ve zorlanmasıylı ağızdan gürültü ile çıkması.
* Üşütme gibi bir sebeple ortaya çıkan göğüs...