Büyük Türkçe Sözlük
* Okutmak işi veya biçimi.
* Sürekli olarak gazete, dergi vb. okuyan, okur, kari.
* Şarkı, türkü okuyan kimse, şarkıcı, türkücü.
* Düğüne çağrıyapan kimse.
* dinî inanca göre bir duayı okuduktan sonra, üfleyerek ruhlara yollamak.
* Okumak işi veya biçimi.
* Çift sürmekte, araba çekmekte kullanılan, etinden yararlanılan, iğdiş edilmiş erkek sığır.
* Bön, görgüsüz, kaba, anlayışsız, yeteneksiz kimse...
* Öküz koşulmuş araba.
* çok yavaş.
* Dört kısa ayağı ve üst çenesinden aşağıya doğru sarkık iki büyük dişi olan, 6 m boyunda, foka benzer bir deniz memelisi (Trigia Iyra).
* Öküz ahırı.
* aptal, anlayışsız.
* aptalca, hiçbir şey anlamadan bakmak.
* iki ortak veya taraf arasındaki yakınlığın dayandığı sebep yok olunca, bu yakınlık da çözülür.
* Nisanın 15'inden sonra olan fırtınanın adı, sitteisevir.
* Bkz. öküz gibi bakmak.
* Serçegillerden, gagasıuzun ve çok kalın, eti yenir bir kuş(Calao).
* Sığırdili.
* insan kendi yakınlarını ve kendi işlerini yük saymaz.
* Birleşikgillerden, sarı renkte, papatyayı andırır bir çiçek ve onun bitkisi, sığır gözü, mastıçiçeği, arnika (Arnica montana).
* Budalalık, sersemlik.
* Budalaca, sersemce iş.
* olmayacak sebeplerle suç ve suçlu bulma çabasında olmak.