Büyük Türkçe Sözlük
* Etilen gibi yapısına başka bir öge veya kök sokulabilen, karbonlu hidrojenlerin genel adı.
* Yağlarda gliserin ile birlikte bulunan, rengi, kokusu, tadı olmayan, 40C de billûr durumunda katılaşan sıvı bir madde olan oleik asit teriminde...
* Oleik.
* Sıvıyağlarda ve margarinlerde bulunan oleik asidin bir esteri.
* çok sevilen birinin ölümünde çok yas tutulmamasını, hayatın sürüp gideceğini anlatır.
* Yağların yoğunluğunu ölçmeye yarayan sıvı öçler.
* Ölecek kadar.
* Öldürücü hastalık salgını, kıran.
* Öleyazmak işi veya durumu.
* Ölecek duruma gelmek, yaklaşmak.
* Birtakım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa.
* Düşünülmüş olanın karşıtı, olmuş olan, gerçek olan...
* Olguculukla ilgili olan, pozitivist.
* Olguculuk yanlısı olan (kimse).
* Araştırmalarını olgulara, deneylere, gerçeklere dayayan, fizik ötesi açıklamaları kuramsal olarak olanaksız ve yararsız gören Auguste Comte 'un...
* Dirliği, canlılığı, tazeliği kalmamış, pörsümüş, solmuş.
* Gücü azalmış, zayıflamış.
* (meyveler için) Yenecek duruma gelmiş.
* (insanlar için) Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, kâmil.
* Ağaç gövdesinin öz odun ile dışodun arasında oluşan, ağaç işleri gereci olarak en üstün niteliği taşıyan bölümü.
* Olgun gibi, olguna benzer.
* Olgunlaşmak işi.
* (meyveler için) Olgun duruma gelmek.
* (insanlar için) Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş olmak.
* Olgunlaştırmak işi.