Büyük Türkçe Sözlük
* Olta ile avlanan balık.
* Olta takımının ucuna takılan ve biçimlerine göre değişik adlarla anılıp esas balığın yakalanmasında kullanılan küçük çengel.
* Olta ile balık avlamada kullanılan iğne, zoka gibi gereçlerin bütünü.
* Olta vb. balık avı gereci satan kimse.
* Olta ile balık avlamada usta kimse.
* Olta yapmak veya satmak işi.
* Olta ile balık avlama işi.
* hileyle karşılaşmak, oyun veya düzen içinde girmek.
* (balık) oltaya takılmak.
* aldanmak.
* Oltu yöresine özgü yatay olarak şişe geçirilip kızartılan ve küçük küçük kesilen bir tür kebap.
* Çeşitli süs eşyalarının yapımında kullanılan kara kehribar, oksidiyon taşı.
* Bkz. pire otu.
* Hayatı sona ermiş olan, artık yaşamıyor olan.
* Sönük, güçsüz.
* Yaşanılmayan veya çok durgun, hareketsiz.
* Sıcaklığı, canlılığı olmayan.
*...
* Doğal veya yapay bir engel dolayısıyla gözetlemenin veya atışın mümkün olmadığı yer veya bölge.
* Hızı azalmış olarak gelen dalga.
* Fırtınadan sonra tamamıyla sakin duruma gelmiş deniz.
* Dalgasız, açık denizden etkilenmeyen deniz.
* Günümüzde kullanılmayan, konuşulmayan, sadece elimizde belgeleri olan dil.
* Bebeğin ölü doğması durumu.
* Değerinden çok ucuza, yok pahasına.
* hiç kımıldamadan, hareketsiz.
* (ışık için) sönük, fersiz.