Büyük Türkçe Sözlük
* Ünü olmayan, ünsüz.
* Kaza, beklenmeyen bir olay veya bazı ilâç ve uyuşturucuların yarattığı, fiziksel veya ruhî nitelikte birdenbire gelişen karmaşık belirtilerin tümü.
* Hastayı bazı ilâçlarıyüksek dozda vererek veya beyinden gerilimli elektrik geçirerek iyileştirme.
* (kadın) kötü yola saparak orta malı olmak.
* (bir şey) çoğalıp değerini yitirmek.
* sükûneti, huzuru evin dışında aramak.
* birini düşkün, yoksul kalacak biçimde evden, iş yerinden uzaklaştırmak veya kovmak.
* (para, eşya vb.yi) boş yere harcamak.
* en aşağıfiyatla satılsa bile.
* gezmek veya bir iş görmek için evden çıkmak.
* herhangi bir sebeple dışarıçıkmak.
* İl, ilçe gibi yerleşim bölgelerinde, iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol.
* Genellikle vaktini sokaklarda geçirip eğitimden yoksun kalmışçocuk.
* Kötü yola düşmüşkadın (veya kız).
* Evin sokağa açılan kapısı.
* Bkz. sokak kadını.
* Evinde oturmayıp çok gezen kadın, sürtük kadın.
* (herhangi bir şeyi) değerli ve önemli bulmak.
* sığınacak yeri olmamak, bakacak kimsesi bulunmamak.
* genel olarak kamuoyunun görüşünü dile getirdiğine inanılan herhangi bir kişi.
* vatandaş, belirgin bir özelliği olmayan, sıradan adam.
* kolayca sağlamak, masrafsız ve zahmetsiz elde etmek.
* "Birdenbire şaşırmak, hoşa gitmeyecek bir şey yapmak" anlamında şoke etmek veya "birdenbire şaşırmak, hoşa gitmeyecek bir şeyle karşılaşmak"...
* Sakat (kimse), malûl.
* Güçsüz.