Büyük Türkçe Sözlük
* Tuzak kuran kimse.
* Tuzaklamak işi veya durumu.
* Tuzak kurmak, tuzağa düşürmek.
* Tuzak durumuna getirilmek.
* Tuz satan kimse.
* Tuzlu topraklarıseven (bitki).
* Hukuk.
* Tüze ile ilgili, hukukî.
* Hükmî.
* Hukuk bakımından tek bir kişi sayılan birçok kişilerin veya malların topluluğundan doğan, tek bir kişi sayılan varlık, hükmî şahıs.
* Tüzel kişinin durumu.
* Kıyılarda, tava denilen havuzlara deniz veya göl suyu akıtıldıktan sonra kurutularak tuz çıkarılan yer, memleha.
* Davarlara kırda tuz verilen...
* (cam türünden şeyler) onarılamayacak biçimde kırılmak, dağılmak, paramparça olmak.
* (kırılan şeyler için) onarılmayacak biçimde kırmak, paramparça etmek.
* Otlarıtuzlu olan veya hiç ot bitmeyen, çorak, verimsiz (yer).
* Tuzlamak işi.
* Bir çeşit işkembe çorbası veya yemeği.
* Tuzlanarak hazırlanan.
* Tuza yatırmak veya üstüne tuz ekmek.
* Tuzlanmak işi.
* Tuzlamak işi yapılmak.
* birine, düşüncesinde aldandığını ve aklının bir şeye ermediğini anlatmak için söylenir.
* Tuzlamak işi veya biçimi.