Büyük Türkçe Sözlük
* arsız, huysuz, geçimsiz (kimse).
* önden yürütüp kendisi ardı sıra gitmek.
* önlemek.
* sonucun ne olacağını hesaplamamak, ilerisini gerisini düşünmemek.
* yolunu kesmek.
* (akarsu için) akmasına engel olmak.
* İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, öz saygı, haysiyet, izzetinefis.
* Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, gurur, şeref.
* Şeref belgesi.
* Bir kuruluş veya derneğin üyeleri arasında çıkan onur davalarını gören veya bu kuruluş veya derneğin ilkelerine aykırı davranan üyelerin bu...
* Bir kuruluş veya derneğe kişiliği ile onur katacağı düşünülerek seçilen kimse.
* Onurlandırmak işi.
* Kendisine saygı duyulan bir kimse, bir yere gelerek oradakileri mutlu etmek, onur kazandırmak, onurunu artırmak, şereflendirmek, şeref vermek.
* Onurlanmak işi, şereflenme, teşerrüf.
* Onur duymak, şereflenmek, teşerrüf etmek.
* Onuru olan veya onurunu üstün tutan, şerefli, gururlu.
* Saygı için verilen veya övünç için kabul edilen (başkanlık, üyelik, profesörlük gibi unvan), fahrî.
* Bir kuruluşa onur vermek için sorumsuz ve yetkisiz olarak başkan seçilen kimse.
* Onuru olmayan veya onura aykırı davranışlarda bulunan, şerefsiz, haysiyetsiz.
* Onursuz olma durumu, şerefsizlik.
* birine saygı göstermek için yemek, toplantı gibi bir ağırlamada bulunmak.
* (birinin) gururunu, haysiyetini incitmek.