Büyük Türkçe Sözlük
* işi sezmemiş gibi davranmak, anlamamazlıktan gelmek.
* O yerden olan.
* önemsememek, umursamamak, aldırmamak, ilgilenmemek.
* Oralı olma durumu.
* Deniz kuvvetlerinde, kara kuvvetlerindeki orgeneralin dengi olan en yüksek rütbeli amiral.
* Oramiral rütbesi.
* Oramiral makamı ve görevi.
* Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet.
* İki şeyin birbirini tutması...
* İki tam sayının bölümü olmayan (sayı).
* Oran bakımından, orana göre.
* Sumatra ve Borneo'da yaşayan, insana benzeyen, yemişle beslenen bir cins maymun (Pongo pygmaeus).
* Herhangi bir şeye göre, herhangi bir şeyle kıyaslayarak, nispeten.
* Oranlamak işi, tahmin, kıyas.
* Ölçmek, hesaplamak, hesap etmek.
* Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak hüküm vermek, tahmin etmek.
* Karşılaştırmak, kıyaslamak.
*...
* Kendinde oran bulunan, nispetli, mütenasip, mütevazin.
* Kendinde oran bulunmayan, nispetsiz.
* Oransız olma durumu, nispetsizlik.
* Bir şeyi oluşturan parçaların kendi aralarında ve parçalarla bütün arasında bulunan uygunluk, oran, tenasüp.
* Birincinin ikinciye oranı...
* Orantılamak işi veya durumu.
* Orantılı olarak düşünmek veya değerlendirmek.
* Orantılanmak işi veya durumu.