Büyük Türkçe Sözlük
* İplik, yün, tel, saz gibi şeyleri elde şiş, tığyardımıyla birbirine dolayarak işlemek veya tezgâhta dokumak.
* Kumaşlardaki delikleri elde...
* Ornatmak işi, ikame etme.
* Bir türün yerine onun değişik bir biçiminin geçmesi.
* Molekülün geri kalan bölümünde değişikliğe yol açmadan bir...
* Bir şeyin yerine başka bir şeyi koymak, ikame etmek.
* Söz gelişi, söz gelimi, söz misali, örnek olarak, meselâ.
* biçimini çizmek.
* benzerini yapmak veya çizmek.
* Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model.
* Bir bütünün niteliğini anlatmak için bütünden ayrılarak verilen küçük parça...
* bir kimseye huy ve davranışta uymak, birini ölçü olarak benimsemek.
* bir şeyden kendisi için ders çıkarmak.
* incelemek üzere insan ve hayvan...
* hayır ve davranış yönünden başkasının kendisine benzemesi yolunda etkili olmak.
* Bir araştırmada bütünü anlamak için bütünden seçilen araştırma tekniklerinin uygulanacağı grup.
* Örneklemek işi veya durumu.
* Örnek vermek.
* Örneklendirmek işi veya durumu.
* Örneklerle göstermek, örneklerle açıklamak.
* Örneklenmek işi veya durumu.
* Örnek verilmek.
* Örnek olarak ayrılmış bulunan, numunelik.
* örnek alınmak, örnek olarak kabul edilmek.
* Örneksemek işi.
* Bir kelime örnek tutularak başka kelimelerin yaratılması, kıyas, analoji.
* Örnek olarak almak.