Büyük Türkçe Sözlük
* Dar bir yere zorla veya iterek sokmak.
* Belli etmeden kötü bir malı vermek.
* Dokunaklı, kırıcı veya acısöz söylemek.
* Kalbin bulunduğu tarafta olan, sağ karşıtı.
* Bu taraftaki yön.
* (parlâmentoda oturuş düzenine göre) Solcu grupların tümü.
* Bir parti...
* Futbolda forvette yer alan, sol başta bulunan oyuncu.
* Portedeki notaların fa yüksekliğinde olacağınıgösteren işaret.
* Futbolda kalecinin önünde yer alan savunma oyuncularının solda bulunanı.
* Dünya görüşü solculuğa yatkın olan.
* yemeğe beklenilen birine, yemeğe başlandığınışaka yollu anlatmak için kullanılır.
* Futbolda oyun kurucularının sol ucunda yer alan oyuncu.
* Futbolda forvette bulunan beşoyuncudan, soldan ikinci yerde bulunanı.
* Trafikte yolun veya caddenin sol tarafında yer alan yol çizgilerinin oluşturduğu bölüm.
* aksilik, huysuzluk, terslik edenler için kullanılır.
* işleri ters gitmek, iyi gününde olmamak.
* direksiyonu sola doğru çevirerek sola yönetmek.
* siyasette ve ekonomide sol eğilimli olmak.
* Eller kullanılarak yapılan işlerde daha çok sol elini kullanan.
* Yeniçeri ocağının, padişahın gözeticiliğini yapan asker sınıfı.
* Solak olma durumu.
* Hastalıkları güneş ışınları ile tedavi etmeyi amaçlayan kuruluş.
* Parlâmentolarda başkanın solunda oturan, sosyal ve ekonomik konularda sosyalizme yakın kabul edilen birtakım siyasî değişiklikler yapma görüşünü...
* Solcu olma durumu.
* hiçbir değeri ve önemi olmayan, benzerleriyle karşılaştırılınca değersizliği daha iyi anlaşılan.
* Asker.