Büyük Türkçe Sözlük
* Örtmek işi.
* Başörtüsü.
* Üstü kapalı, önü açık yer.
* Söylenmesi kaba, çirkin veya sakıncalı görülen nesnelerin, kavramların, başka kelimelerle daha uygun biçimde anlatılması, edebikelâm.
*...
* Korumak, görünmez duruma getirmek veya gizlemek için üstüne bir şey koymak.
* Kapamak.
* Kaplamak.
* (kötü bir durumu) Belli etmemek, gizlemek...
* Doğmaya ve kilise öğretisine uygun olan.
* Ortodoksluk mezhebinden olan (kimse).
* Meşru kilisenin resmî kararlarına uygun öğreti ve düşüncelerin bütünü.
* Doğu Hristiyan kiliselerince sürdürülen, Yunan ve Slâvların çoğunun...
* Dişhekimliğinin, dişleri çenelerin üzerine estetik ve görev bakımlarından düzenli bir biçimde yerleştirmekle uğraşan kolu.
* Dik açı biçiminde ayrıtları olan, billûrları parça hâlinde dilinen bir çeşit potasyum feldspat.
* Hekimliğin çocuklardaki vücut biçimsizliklerini düzelten veya önleyen bir kolu.
* Vücutta kemikler, eklemler, kaslar, kirişler, sinirler gibi...
* Ortopedi ile ilgili olan.
* Ortopedi uzmanı.
* Ortopedi protezleri yapan kimse.
* Ortoklâz.
* Öttürmek işi.
* Örtmek işini yaptırmak.
* Örtmek için kullanılan şey.
* Yapılarda çatı, dam.
* Örtülü, kapalı.
* Örtülmek işi.
* Bir gök cisminin Yer'deki gözlemciye göre, başka bir gök cisminin arkasından geçmesi.
* Örtmek işine konu olmak.
* Örtüsü olan.
* Örtülmüş, bir şey ile kaplanmış.
* Açıklama yapmadan kapalı olarak, müphem.
* Gizli tutulan işlerde harcanmak için yetkililerin emrine verilen para, tahsisat mesture.
* Vücutları yassı, göğüs yüzgeçleri büyük, omurlarında kat kat kireçlenmiş çemberleri olan, köpekbalıklarının bir alt takımı.