Büyük Türkçe Sözlük
* Bir araya gelmelerini sağlamak, bir araya getirmek.
* Buluşulmak işi.
* Buluşmak işi yapılmak.
* Atmosferdeki su damlacıkları ve buz taneciklerinin görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan, biçimleri, yükseklikleri ve yol açtıkları hava...
* çok sarhoş.
* Küçük bulut.
* Bulutlanmak işi.
* Bulutlarla kaplanmak.
* Kederlenmek, hüzünlenmek.
* Bulutlarla kaplanmış, bulutlanmış.
* Üzerinde bulut varmış gibi bulanık görünen.
* (bellek için) Karışık, net olmayan.
* Uzayda ekseni çevresinde yavaşça dönen, kızgın gaz ve tozlardan oluşmuş gök varlığı, nebülöz.
* Bulutu bulunmayan, açık, berrak.
* en küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak.
* Şehir içinde ağaçlı, geniş cadde.
* Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların kalın bağırsağı.
* Bu bağırsağa ciğer, kıyma, pirinç veya bulgur doldurularak yapılan yemek.
* Soğuğun...
* Çok, iyice buruşmuş olan.
* Çok soğuk.
* Kıvrık bir sopaya benzeyen ve fırlatıldığında geri dönen, ağaçtan yapılma bir av aracı.
* Bumlamak işi.
* Lâstik tırnaklarının janta iyi oturmamasından dolayı jantın iç lâstik üzerine basması sonucu lâstik patlamak.
* Sıkıntı.