Büyük Türkçe Sözlük
* soluk almaz duruma gelmek.
* (bir şey) çok heyecan veya korku vermek.
* Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava veya ciğerlere hava alıp verme, nefes.
* Dikkat çekici, çarpıcıyanları olan kimse veya şey.
*...
* ara vermeden çalıştırmak, vakit bırakmamak.
* bir davranışın dikkatle ve heyecanla yapıldığını anlatır.
* havayı ciğerlere çekmek, nefes almak.
* dinlenmek.
* Gırtlakla bronşlar arasında bulunan, yaklaşık 12 cm uzunluğunda, havanın akciğerlere girip çıkmasını sağlayan boru.
* Soluk alamaz duruma gelmek.
* Çok heyecan veya korku veren.
* Koşmaktan güçlükle soluk alarak, sık sık soluyarak, yorgun, bitkin veya telâşla.
* nefes alamayacak duruma gelmek, çok yorulmak.
* Soluklamak işi veya durumu.
* Soluk duruma gelmek.
* Soluklanmak işi.
* Genişve rahat soluk almak, dinlenmek, teneffüs edilmek.
* Soluklaşmak işi veya durumu.
* Gerçek rengini yitirmek, rengi solmak.
* Soluk olma durumu.
* Soluk alamayacak biçimde.
* Soluksuz olma durumu.
* Kolay, sürekli ve verimli yazamama.