Büyük Türkçe Sözlük
* Maksimum.
* Bir şey için gerekli en büyük (derece, nicelik), maksimal.
* Değişebilen bir niceliğin varabileceği en yüksek olan (sınır), azamî, maksimal.
* Camilerde, parmaklıklarla çevrilmiş yer.
* Bir evin yabancıların girmesine izin verilmeyen bölümü.
* İstenen, niyet edilen, güdülen, amaçlanan.
* Bir şeyin kesildiği yer, kesit.
* Divan edebiyatında gazelin veya kasidenin son beyti.
* Kemikten yapılmış kalem ucunu düzeltmeye yarayan araç.
* Cinayet işlenen yer.
* Kesilmiş, kesik.
* Kesin olarak değeri biçilmiş.
* Ölçü ile satılmayan, götürü.
* Değişmez olarak tespit edilmiş, pazarlık edilmeyen fiyat, kesin fiyat.
* Öldürülmüş, öldürülen.
* vurulup ölmek, öldürülmek, katledilmek.
* Akla uygun, akıllıca.
* Akıllıca işgören, mantıklı.
* Aşırı olmayan, uygun, elverişli.
* Belirli.
* akıllıca, akla uygun davranmak.
* Takım, çeşit.
* Ulam, kategori.
* Ters çevrilmiş, başaşağı getirilmiş.
* Uğursuz, kötü.
* Yüzü güzelleştirmek için boyama, yüz boyama, yüz bakımı, düzgün.
* İyi görüntü sağlamak, belli bir tipi yaratmak veya yalnızca bazı düzeltmeler...
* Televizyon, sinema, fotoğrafçılık ve reklâmcılıkta filmin çekiminden önce gerekli makyajın yapıldığı yer.
* Makyaj için gerekli olan malzemeleri bir arada bulunduran set.
* yüzü çeşitli işlemlerle temizlemek, boyamak ve diğer işlemlerle daha bakımlı ve güzel göstermek.
* Makyaj yaparak geçimini sağlayan kimse, düzgüncü.
* Makyajcının görevi, düzgüncülük.