Büyük Türkçe Sözlük
* (birinin) nasıl bir nitelikte, yetenekte ve yaratılışta olduğunu bilmek, kestirmek.
* ne çeşit, ne türlü.
* olacak şey değil, imkânsız.
* hiç öyle şey mi olur, hiç ilgisi yok.
* ne var, ne oluyor?.
* yoksulluk ve perişanlık içinde.
* küçümseme anlatır.
* ne değeri var, önemi yok.
* şaşırmak, aklı başından gitmek.
* ummadığı bir duruma ulaşan kimse çok şımarmak.
* yalvarırım, lütfen, rica ederim.
* her ihtimale karşı, ne olacağı belli değil.
* her durumda, olumlu veya olumsuz bütün şartlarda.
* ne gereği var veya ne karışıyor?.
* ne büyük özveri isterse istesin, her türlü sıkıntı ve tehlikeyi göze alarak.
* en yakın akrabalarının bile yardımını istemeyerek kendi imkânlarıyla yetinme.
* yararı olsa bile istenmeyen kimseler için söylenir.
* gücünün yetmediği işe kalkışmamayı, kalkışılırsa da başkalarından medet ummamayı anlatmak için söylenir.
* iki taraf da gücendirilmesin veya korunsun.
* söylediğine dikkat ediyor musun?.
* gerçek mi? doğru mu?.
* ne durumda, ne merkezde?.