Büyük Türkçe Sözlük
* Rendelenmek işi.
* Rendelemek işi yapılmak.
* Rendesi olan, rendelenmiş.
* Rendesi olmayan, rendelenmemiş.
* Çeşitli renkleri olan, renk renk.
* solmak.
* korku, heyecan gibi sebeplerle benzi sararmak.
* Cisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum.
* Nitelik.
* yeni bir renk kazanmak.
* Rengi ve renk olaylarını inceleyen bilim dalı.
* Türlü renklerin oluşturduğu karışım.
* renklenmek, canlanmak.
* Bütün renkleri veya birkaç rengi, özellikle kırmızı ile yeşili birbirinden ayırt etmeye engel olan görme bozukluğu, daltonizm (Akromatopsi).
* Renk körlüğüne tutulmuş(kimse).
* Sıvıların, dağıtıcıyüzeylerin, canlıların vb.nin renklilik derecesini ölçme, kolorimetri.
* Rengârenk, her renkte olan, çok renkli, türlü renklerde görünen (şey).
* neşe, canlılık veya değişiklik kazandırmak.
* duygularını, düşüncelerini veya başka bir durumunu belli etmemek, bir şeyi bildiği hâlde bilmez gibi görünmek.
* Güneşin yuvarınısaran, yaklaşık olarak 10.000 km kalınlığındaki küre kabuğu, kromosfer.
* Işığı, gölgeyi ve biçimleri renk yoluyla veren ressam.
* Renklendiren kimse.
* Bazı maddelerin rengini yok etmekte kullanılan kimyasal madde.