Büyük Türkçe Sözlük
* Burkma işini yapan.
* Üzücü.
* Burkulmak işi.
* Burkmak işine konu olmak.
* Vücuttaki organlardan biri birdenbire kendi eklemi üzerinde dönmek.
* Üzüntü duymak.
* Sanat alanında ve özellikle edebiyatta rastlanan, komikliğe dayanan bir tür.
* Burmak işi.
* Sarığı burma tatlısının bir adı.
* Burularak yapılmış bilezik.
* Burulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış.
* Hadım etme, iğdiş...
* Bir şeyi iki ucundan tutup ekseni çevresinde çevirerek bükmek.
* Hadım etmek, iğdiş etmek.
* Ağza kekre tat vermek.
* (mide, bağırsak) Sancımak...
* İri ve uzun burunlu.
* tehlikeli bir durumdan yara bere almadan kurtulmak.
* kibirli.
* kibirlenmek, büyüklenmek.
* kendini çok beğenmiş (olmak).
* çok kibirli (olmak).
* büyüklenemez duruma gelmek.
* sıkıntı çektikten sonra daha önce beğenmediği bir durumu kabul etmek, gururundan vazgeçmek.
* kendini beğenmiş, kibirli.
* birine çok sokulmak.
* çok özlemek.
* elde ettiği güzel şey, sonradan gelen üzüntüler üzerine kendisine zehir olmak.
* yanından gitmemek, uzaklaşmamak.
* çok asık suratlı olmak.