Büyük Türkçe Sözlük
* Burs alan, bursu olan.
* Burs almayan, bursu olmayan.
* Taşlık, çalılık yer.
* Sancı, buruntu.
* Soğukluk.
* Burulmuş olan.
* Tadı kekre olan.
* Alınarak küskünlük gösteren, gücenmiş (kimse).
* Uygun olmayan şartlar sonucu dönerek büyüyen ağacın kerestesi.
* Duvak.
* Buruk bir biçimde.
* Tadı bir az buruk olan.
* Buruklaşmak işi veya durumu.
* Buruk durum almak.
* Buruk olma durumu, kekrelik.
* Küskünlük, gücenmişlik.
* Buruğa benzer, buruk gibi.
* Burulmak işi.
* Elyafını bükerek kırmaya çalışan kuvvete karşı ağacın gösterdiği direnç.
* Ekseni çevresinde döndürülmek.
* Sancımak, ağrımak.
* Alınarak küskünlük göstermek, gücenmek.
* Bürünmüş.
* Bürülmüş, dürülmüş, katlanmış olan şey.
* Burulmak fiili ile birlikte "çok fazla burulmak" anlamında kullanılır.
* Koza gibi yumaklanmış şey.