Büyük Türkçe Sözlük
* Değişik renk ve boyda yapılan farklıgörüntüye sahip olmak için başa takılan saç modeli, peruk.
* Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek.
* (takı için) Vermek, armağan etmek.
* (ad, lâkap) Koymak.
*...
* Dikkate veya ciddiye almama, umursamama.
* Takmamazlık.
* Bir eşyanın altına kıpırdamadan dik durması için yerleştirilen ağaç kama, kıskı.
* Çivi çakmak için duvarın içine yerleştirilen ağaç parçası.
*...
* aracın hareketini önlemek için tekerleklerden birinin önüne veya arkasına takoz yerleştirmek, takoz atmak.
* olacak işi engellemek.
* Takozlamak işi.
* Takoz koymak.
* Aşağı yukarı, yaklaşık olarak.
* Yaklaşık.
* Yaklaştırma.
* Yerleştirme, yerleştirilme.
* Anlatma, anlatış, ders verme.
* Önerge.
* Tapu dairesinde taşınmaz malını başkasına sattığını veya ipotek ettiğini...
* ders anlatmak.
* satışlarda sattığını söylemek.
* önerge vermek.
* Övme, övüş, bir eserin başına konulan yetkili bir kimsenin yazdığı, övücü tanıtma yazısı, beğence.
* Pulu yapıştırılmadan veya eksik yapıştırılarak gönderilen mektup için, alıcının cezalı olarak ödediği posta ücreti.
* Taksalı mektuplara yapıştırılan pul.
* Pulu yapıştırılmadığı veya eksik yapıştırıldığı için parası, cezasıyla birlikte kendisine gönderilen kimseden alınan (mektup).
* Belli bir ücret karşılığı yolcu taşıyan, taksimetresi olan otomobil.
* Göçüm.
* Geçimini taksi işleterek sürdüren kimse.