Büyük Türkçe Sözlük
* çok acıkmak.
* çok acıkmak.
* yoksulluk içinde bulunmak.
* dayanılmaz derecede acıkmak, çok acıkmak.
* (yiyecek, içecek için) pek az (yemek, içmek).
* gereğinden az.
* Açmak işi.
* Orman içinde ağaç kesme veya yakma yoluyla tarıma elverişli bir duruma getirilen arazi.
* Bir çeşit susamsız, kalınca yağlı simit.
* Açma yapan veya satan kimse.
* Bir şeyi kapalı durumdan kurtarmak.
* Bir şeyin kapağını veya örtüsünü kaldırmak.
* Engeli kaldırmak.
* Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya...
* Kiri çıkarmak veya eşyayı iyice temizlemek için kullanılan her türlü madde.
* Satranç oyununda şahı koruyan taşlardan birinin yerinden oynatılmaması durumu.
* İçinden zor çıkılır durum.
* (tulûatta) Karşısındakine bir...
* Gemilerin limana bağlanması ve sahilden esecek rüzgârla rıhtımdan uzaklaşmaması için kıyıya dikine bağlanan halat.
* içinden çıkılması güç durumda kalmak.
* düzen, hile yapmak, bir kimseyi oyuna getirmek, zor duruma sokmak.
* Açmaz olma durumu.
* Ağzı pek sıkı olma durumu, ketumiyet.
* öfkelenerek veya kızarak ağır sözler söyledi.
* Açtırmak işi.
* kötü konuşabilecek birine, bildiklerini açıklama fırsatı verilmemesi gerektiğini öğütler.
* Açmak işini yaptırmak.
* Tuhaf kimse.
* Tez canlı, içi tez, ivecen.
* Hızlı, çabuk.