Büyük Türkçe Sözlük
* saldıracağıkimseye görünmemek için bir yerde gizlenip beklemek.
* Pusu kuran veya pusuya yatan kimse.
* Üzerinde kuzey - güney doğrultusunu gösteren bir mıknatıs iğnesi bulunan ve yön tespit etmek için kullanılan kadranlı araç.
* Küçük bir kâğıda...
* Pusulası olan.
* Pusulamak işi veya durumu.
* Pusu konumuna veya durumuna getirmek.
* Pusulası olmayan.
* güç bir duruma düşerek ne yapacağını bilememek.
* doğru tutum ve davranıştan ayrılmak.
* Pusu kurulan yer.
* Bir şeyin can sıkıcı, karışık ayrıntısı veya pürüzü.
* Can sıkıcı, istenmeyen kimse.
* Tembel, kalpazan.
* (ip, saç vb. için) Karışık, dolaşık...
* Püsürü olan, pürüzlü.
* Püsürü olmayan, pürüzsüz.
* pusu kuran kimsenin saldırı alanı içine girmek.
* yolunu gizlice bekleyip kötülük etmek.
* pusuda beklemek.
* Yemenicilerin kullandığı ölçü.
* Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş.
* Haç.
* Üç dört tel ipekten...
* sessiz, anlamsız bir bakışla ve kımıldamaksızın.
* sessiz ve hareketsiz bir durum almak.
* Putlaşmak işi.