Büyük Türkçe Sözlük
* rastık sürmek.
* Rastık sürülmüş olan (kaş veya saç).
* Rastlamak işi.
* Bir kimse ile karşı karşıya gelmek, karşılaşmak, rast gelmek, tesadüf etmek.
* (atılan şey) Hedefi bulmak, rast gelmek.
* Rastlanmak işi veya durumu.
* Karşılaşmak, rast gelinmek, tesadüf edilmek.
* Bilgiye, isteğe, kurala veya belli bir sebebe dayanmaksızın oluveren karşılaşma, tesadüf.
* Rastlaşmak işi.
* Birbiriyle karşılaşmak, birbirine rastlamak, tesadüf etmek.
* Aynı zamanda olmak, üst üste gelmek.
* Rastlamak işi veya biçimi.
* Bir hayvanın 24 saatlik bir periyot için besin maddeleri ve enerji ihtiyacını sağlayan toplam yem miktarı.
* Akılcı, usçu.
* Ussallık.
* Ussallaştırma, akla dayattırma.
* Akılcılık, usçuluk.
* Usa dayanan, ölçülü, ussal, hesaplı.
* Tam veya kesirli sayıların ortak adı.
* Rasyonelleşmek durumu.
* Rasyonel duruma gelmek.
* Rasyonelleştirmek işi.