Büyük Türkçe Sözlük
* Eski durumuna veya ilk biçimine getirilmiş.
* (eski ve değerli bir yapıyı) onarıp eski durumuna getirmek.
* Haberci.
* Kendisine kitap indirilmiş olduğuna inanılan peygamber, yalvaç.
* Ana mal, ana para.
* Uygun bulmama, geri çevirme, kabul etmeme.
* (aile bireylerinden birinin) Sorumluluğunu üstünden atma, varlığını tanımama, aileden saymama.
* Ağtabaka.
* Güzel söz söyleme, hitabet sanatı.
* Söz sanatlarını inceleyen bilim dalı, belâgat.
* Yakışır, yerinde, uygun.
* bir davranışı, bir olayı bir kimse için uygun görmek (veya görmemek).
* Geçerli ve değerli olma, sürüm.
* geçerli ve değerli sayılmak.
* değerli, üstün veya geçerli olmak.
* Üstü örtülü, önü açık yer, sundurma.
* Stoacılık.
* Bir paranın değerini altına ve dövizlere göre yeniden ayarlama, değer katma.
* Giden, yürüyen.
* gitmek.
* Yumurta ve irmikle yapılan, fırında kabarıp piştikten sonra şerbet dökülen bir tür tatlı.
* Revani yapıp satan kimse.
* Revanicinin işi veya mesleği.