Büyük Türkçe Sözlük
* sık sık durumu, huyu değişmek.
* saate bakarak bir işin ne kadar sürdüğünü hesaplamak.
* Uzun süre, uzun uzadıya.
* Saati olan, saati bulunan.
* İstenilen saatte patlaması önceden ayarlanmış bomba.
* Herhangi bir saat süresince yapılan veya olan.
* Klâsik Türk müziğinde bir birleşik makam.
* Bkz. kaba saba.
* Sabahleyin gün doğusundan esen hafif ve yumuşak rüzgâr.
* Sabah vakti gün doğusundan esen yumuşak ve hafif rüzgâr, sabah yeli, saba.
* Klâsik Türk müziğinde bir birleşik makam.
* Gündüzün, günün başlangıcı.
* Güneşin doğduğu andan öğleye kadar geçen zaman, sabahleyin, sabah vakti.
* Her vakit, daima, sürekli, devamlı.
* Sabah namazı vaktini duyuran ezan.
* Sabah vakti yenilen yemek.
* Sabahleyin geç kalkma, yatak keyfi yapma.
* Sabahleyin spor amacıyla yapılan koşu.
* Günde beş vakit kılınan namazdan ilki olan ve sabahleyin eda edilen namaz.
* "Sabah olsun, o vakte kadar iş belki düzelir" anlamında kullanılır.
* Sabahleyin, erkenden.
* Sabahleyin gün doğusundan esen hafif ve yumuşak yel, saba rüzgârı.
* sabaha kadar yaşayamamak, sabahtan önce ölmek.