Büyük Türkçe Sözlük
* Sadık olmayan.
* Sadakatsiz olma durumu.
* sadakatsiz olduğunu ortaya koymak, açıklamak.
* Sadağı olan.
* Düz dokunmuş, açık saman renginde bir tür ipek kumaş.
* Bu kumaştan yapılmış olan.
* Bkz. sedalı.
* Osmanlı İmparatorluğunda başvezirliğe, sadrazamlığa verilen ad.
* Bkz. sedasız.
* Süsü, gösterişi olmayan, yalın, gösterişsiz.
* (kahve için) Şekersiz.
* (sa:'de) Yalnızca, yalnız, ancak, sadece.
* (üslûp için) Yalın, süssüz...
* Birden dokuza kadar olan sayılar bölüğü.
* İçine şeker konulmadan pişirilen Türk kahvesi.
* İçine katkı ve süs maddesi katılmadan yapılan kek.
* yağsız.
* Başka bir şey bulunmaksızın, yalnızca, ancak, sade.
* konuyla ilgisiz sözleri bırakarak asıl konuya dönmek.
* Sadeleşmek işi, yalınlaşma.
* Yalın bir durum almak, yalınlaşmak.
* Sadeleştirmek işi.
* Yalın bir duruma getirmek, yalınlaştırmak.
* Yalın olma durumu.
* Yalınlık.