Büyük Türkçe Sözlük
* Müşterilerin kendi kendilerine servis yaptıkları lokanta.
* Kahve ve benzeri içecekler satılan yer.
* Bütün, tamam, hep, cümle.
* Bütünü, hepsi, tamamı.
* Yeterli, yetecek ölçüde olan.
* Yeter, yetişir, artık istemez!
* Yetmek, yetişmek.
* Birlikte yolculuk eden topluluk.
* Aynı yöne giden taşıt veya yolcu topluluğu, konvoy.
* Sıra ile gönderilen şeylerin her bir bölüğü.
* Tanrı'nın varlığını inkâr eden kimse.
* Genellikle Müslüman olmayanlara verilen ad.
* Acımasız, zalim.
* Sevilen birine takılma, sitem yollu...
* Kâfir ülkesi, Müslüman olmayanların yaşadığı yer.
* Kâfir gibi olma.
* Kâfir gibi olmak.
* Kâfir olma durumu.
* Şiirde dizelerin sonunda tekrarlanan ve aynı sesi veren hecelerin benzeşmesi, uyak, (halk edebiyatında) ayak.
* Kafiyeli olma durumu, uyaklı, mukaffa.
* Şiirde kafiye kuralına uymayan, uyaksız.
* Kafkasya halkından olan kimse.
* Çoğu ipek bir çeşit uzun, süslü üst giysi.
* Kaftan yapan veya satan kimse.
* Kâfur ağacından elde edilen, hekimlikte kullanılan, beyaz ve yarısaydam, kolaylıkla parçalanan, çok ıtırlı bir madde.
* Çok beyaz.
* Defnegillerden, Uzak Doğu'da yetişen, kâfur elde edilen ağaç (Cinnamonum camphora).
* Bkz. kâfur.