Büyük Türkçe Sözlük
* Sağır olma durumu.
* İyi niyet, hüsnüniyet.
* Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz.
* Zarar görmemiş, bozulmamış.
* Sakatlık veya hastalığı bulunmayan, sağlıklı, sıhhatli.
* Güvenilir.
*...
* bir kimsenin güvenilmez olduğunu belirtir.
* gücünü, yeteneğini ve cesaretini toplamak.
* işin sonuçlanmasına engel olacak şeyleri ortadan kaldırmak, işin aksamadan yürümesini sağlayacak önlemleri almak.
* Uluslararası para piyasasında kolaylıkla değiştirilebilen ve kuru devamlı koruyan veya yükselen para.
* Sağlamak işi.
* Bir problemin çözümü veya bir hesabın doğruluğunu denetlemek için yapılan işlem, mizan.
* Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek.
* Elde etmek, sahip olmak.
* Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak.
*...
* Oldukça sağlam, sağlama yakın.
* (sağla'mca) Sağlam olarak.
* İşini sağlama bağlayan kimse.
* Sağlamlamak işi.
* Sağlam bir duruma getirmek.
* Bir durumun, bir sözün doğru, gerçek olduğunu kanıtlamak.
* Sağlamlaşmak işi.
* Sağlam duruma gelmek.
* Sağlamlaştırmak işi.
* Sağlam bir duruma getirmek, pekiştirmek.
* Sağlam olma durumu.
* Sağlanmak işi veya biçimi.
* Sağlanmak işi.