Büyük Türkçe Sözlük
* Bölmek.
* Bir bütünden bir parçayı herhangi bir amaçla bir tarafa koymak, saklamak.
* Bir yeri bir engelle bölmek.
* Birbirinden uzaklaştırmak...
* Ayırt etmek işine konu olmak.
* Birkaç şeyi birbirinden ayıran niteliği anlamak, tefrik etmek, temyiz etmek.
* Aynı cinsten olan şeyler arasındaki ince fark, nüans.
* Ayırtmak işi.
* Ayırmak işini yaptırmak.
* Sınavlarda, soruların hazırlanmasından notların verilmesine kadar bütün değerlendirme çalışmalarına katılan görevli, mümeyyiz.
* Ayırtmanın görevi, mümeyyizlik.
* Mine çiçeğigillerden, Akdeniz çevresinde yetişen, mavi, beyaz veya menekşe renginde çiçekler açan, 1-2 m boyunda bir ağaççık, hayıt (Vitex...
* anlayışsız bir kimseye bir şey anlatmaya çalışmak.
* henüz ele geçmemiş bir şey üzerinde hesap yapmak.
* Alışılmışa, doğru diye bellenmişe uygun olmayan, karşıt, ters, mugayir.
* Gidilen yol üzerinde olmayıp gidiş yönüne ters düşen.
* Çapraz, ters...
* Aynı düzlemde bulunmayan doğrular.
* uygun gelmemek, ters gelmek, ters düşmek.
* Katmanları düzenli bir biçimde olmayan katmanlaşma.
* ters olmak, zıt olmak.
* Aykırılamak işi.
* Dikey olarak gelmek, kestirmeden gitmek, düz yoldan ayrılmak.
* Aykırılaşmak işi.
* Aykırı duruma gelmek.