Büyük Türkçe Sözlük
* Olduğu gibi, değiştirmeden, aynıyla.
* Başkası değil, yine o.
* Ayırt edilemeyecek kadar benzeri özdeşi, tıpkısı.
* Değişmeyen, aralarında ayrım olmayan.
* Gözle ilgili.
* Para olarak değil, madde olarak verilen.
* aynı şeyi söylemek, aynı düşünceyi ileri sürmek.
* Taşınır veya taşınmaz üzerinde doğrudan doğruya egemenlik yetkisi veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklar.
* sonuç bakımından fark etmemek, aynı sonuca varmak.
* benzer konuları ve sorunları bir likte düşünmek veya değerlendirmek.
* aynı şeyi söylemek.
* kötü sonları bir birine eş olan.
* Hem de, bununla birlikte.
* Aynı olma durumu, özdeşlik, ayniyet.
* Birleşikgillerden, çiçekleri sarı renkli bir kır bitkisi (Calendula arvensis).
* Kullanılmaya veya harcamaya elverişli, taşınması kolay eşya.
* Aynılık, özdeşlik.
* Hiçbir değişiklik olmadan, olduğu gibi.
* Bkz. einsteiniyum.
* Daha çok kadınların kullandığı bir seslenme sözü.
* Yay ayraç.
* söz veya yazı içine, asıl konu ile ilgisi az olan bir bölüm sıkıştırmak.
* Süt veya yoğurt yayıkta çalkalanarak yağı alındıktan sonra kalan sulu bölüm.
* Yoğurdu sulandırarak yapılan içecek.