Büyük Türkçe Sözlük
* Azalmak işi, eksilme, tenakus.
* Az denecek bir miktara inmek veya eskisinden az bir duruma gelmek.
* Etkisini yitirmek, hafiflemek.
* Azaltmak işi.
* Az denecek bir miktara indirmek veya eskisinden az bir duruma getirmek, kırmak.
* Etkisini yitirmesine sebep olmak, hafifletmek.
* Ululuk, büyüklük.
* Gurur.
* Görkem, heybet.
* Debdebe.
* Çalım, kurum, tekebbür.
* büyüklük taslamak, çalım satmak, böbürlenmek.
* Ulu, çok büyük.
* Gururlu.
* Görkemli, heybetli.
* Debdebeli.
* Çalımlı, kurumlu.
* En büyük, en yüksek, en çok, maksimum.
* (Müslümanlıkta) Dünyada günah işlemiş olanlara ahrette verilecek ceza.
* Organik veya ruhî büyük sıkıntı, ezinç.
* (Anadolu'nun birçok...
* ahrette ceza görmek.
* çok büyük sıkıntıya uğramak.
* acı çektirmek, üzmek.
* Paylama.
* Süreyi uzatarak, yavaş yavaş, az az.
* Küçük ölçülerle.
* azarlanmak.
* Azarlamak işi, paylama.
* Paylamak, tekdir etmek.
* Azarlanmak işi, paylanma.
* Azarlamak işine konu olmak, paylanmak, kötü sözle karşılaşmak.
* Azarlatmak işi.
* Azarlamak işini yaptırmak veya azarlanmasına yol açmak.