Büyük Türkçe Sözlük
* verilen küçük bir armağanı çok ve değerli kabul etmek.
* Çok az, biraz.
* (süre ve miktar için) Az olarak, biraz.
* derdim olmasın da başka bir şey istemem.
* Azı.
* Yiyecek, besin, gıda.
* Azığı olan.
* Yoksulları doyuran.
* Azık olarak ayrılan veya hazırlanan yiyecekler.
* Azık koymaya yarayan kap veya torba.
* Hemen yemek üzere, harman zamanından önce biçilip...
* Görevden alma.
* Gözü bir şeyden yılmayan, azgın.
* Şiddetli, korkunç, çok etkili.
* Bir işteki engelleri yenme kararı.
* Gidiş.
* gitmek, yola çıkmak.
* Kararlı.
* Kararlılıkla, kararlı olarak.
* Kararında, tutumunda direnen, kararlı.
* Azımsamak işi.
* Bir şeyin umulduğundan az olduğu yargısına varmak, daha fazlasını istemek, az görmek, az bulmak.
* Bir toplulukta herhangi bir nitelik bakımından ayrı ve ötekilerden sayıca az olanlar, ekalliyet, çoğunluk karşıtı.
* Bir ülkede egemen ulusa...
* Mecliste çoğunluğu olmayan bir partinin kurduğu hükûmet.
* bir toplulukta belli bir sorun üzerine oy verenler, karşı düşünceye oy verenlerden daha az olmak.
* Azışmak işi.