Büyük Türkçe Sözlük
* çok yorulmak.
* ayaklarının üzerine basıp yürüyemeyecek duruma gelmek.
* Bacağı olan.
* Bacakları uzun olan, uzun boylu.
* Felemenk altınına verilen ad.
* İri ve okunaklı yazı.
* Özellikle hokey oyuncularının giydikleri deriden yapılmış koruyucu.
* Bacağı olmayan.
* Bacakları kısa olan, kısa boylu, bodur.
* Yaşından büyük işlere kalkışan çocuklar için söylenir.
* Karıları kardeş olan erkeklerden her biri.
* Dost, arkadaş.
* Bacanak olma durumu.
* (aile için) yaşaması sürüp gitmek.
* (aile için) dağılmak veya işi bozulmak.
* Baç alan kimse.
* Baç alma işi veya görevi.
* Büyük kız kardeş, abla.
* Kız kardeş.
* Bir evde uzun zaman çalışmış yaşlı kadınlara (daha çok yaşlı zenci kadınlara) verilen unvan.
* Tarikat...
* Yel, rüzgâr.
* Duvarları boyamak için kullanılan sulandırılmış kireç veya boya.
* badanalamak, badana yapmak.
* Geçimini badana yapmakla kazanan kimse.
* Badanacının yaptığı iş.
* Badanalamak işi.
* Duvarları boyamak için sulandırılmış kireç veya plâstik boya sürmek.