Büyük Türkçe Sözlük
* tarttıktan sonra kabın ağırlığını hesaptan düşmek.
* Darası alınmadan.
* Sıkınt ılı ortam, durum, darlık.
* değer vermemek.
* Vuruş, çarpış.
* Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirmek veya rejimi...
* iyi olan bir durumu kötüye dönüştürmek.
* gücünü sarsıcı, yok edici bir durum almak.
* Vuran, çarpan kimse.
* Darbe yaparak yönetime el koyan kimse.
* Küçük, hafif darbe.
* Darbecinin işi.
* Darbelemek işi.
* Vurmak, çarpmak.
* Yıkıma uğratmak.
* Bir işi engellemek.
* Atasözü, atalar sözü.
* Toprak veya madenden yapılan, bir yanı açık, uzunca bir tür dümbelek.
* Darbuka çalan kimse.
* Darbukacının işi veya mesleği.
* Biraz dar, pek geniş olmayan, dar olarak.
* para sıkıntısı içinde bulunmak.
* paraca sıkıntı içine girmek.
* zor duruma düşmek.
* Palmiye cinsinden bir ağaç (Milium effusum).
* Bu ağacın çitlembik büyüklüğünde, sert çekirdekli tatlı yemişi.