Büyük Türkçe Sözlük
* Kâğıtçı olma durumu.
* Kâğıt sanayii.
* Kâğıtlamak işi.
* Kâğıtla kaplamak, kâğıt yapıştırmak.
* Kâğıtlanmak işi.
* Kâğıtla kaplanmak.
* Kâğıdı olan.
* El altında bulundurulacak kâğıtları koymaya yarayan, gözlere ayrılmış bir çeşit kutu.
* Kâğıt yapmaya uygun olan.
* Kâğıda benzer, kâğıt görünüşünde.
* İki tekerlekli, tekerlekleri tek parça, dingili tekerlekle birlikte dönen öküz arabası.
* Çok yavaş gitmek.
* Kağnının iki tekerleğini birbirine bağlayan ve onlarla birlikte dönen, baltayla kabaca yontulmuş kütük.
* Eskimiş, gevşemiş, dağılmaya yüz tutmuş eşya, yapı.
* Kağşamak işi.
* Eskimek, dağılmaya yüz tutmak.
* Herhangi bir şey ek yerlerinden ayrılmak, oynamak.
* İhtiyarlamak.
* Zayıflamak, gevşemek, güçsüzleşmek.
* Bazen, kimi vakit, bazıbazı, gâh.
* Kahredici, kahreden, yok edici.
* Erişkin.
* Erişkinlik.
* Doğaüstü yollardan gizli, bilinmeyen şeyleri, geleceği bilme iddiasında bulunan kimse.
* Kâhin olma durumu veya kâhince söz, kehanet.