Büyük Türkçe Sözlük
* Küçük çocuk yürümeye başlamak.
* Adaklanmak işi veya durumu.
* Nişanlı duruma gelmek, nişanlanmak.
* Adağı olan, adak adamış olan.
* Nişanlı, yavuklu, sözlü.
* Adak olarak ayrılmış (hayvan).
* Adak adanan yer.
* Adağı olmayan, adak adamamış olan.
* Nişanlı olmayan.
* Kas.
* Kaslı, kasları sıkı, gelişmiş.
* Kassız.
* Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, türe.
* Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları.
* Herkese kendine uygun düşeni...
* kanunların saydığı hakları sahiplerine vermek, tanınmak.
* Devletler arasındaki birtakım hukuk anlaşmazlıklarına bakan ve merkezi La Haye'de bulunan uluslararası mahkeme.
* Hak ve hukukun aranması için başvurulan merci, mahkeme.
* Bkz. adliye mahkemesi.
* Adliye teşkilâtı.
* Mahkemelerin bulunduğu büyük yapı.
* sanığı, adalet işleriyle uğraşan kuruluşa götürmek.
* sanık, adalet işleriyle uğraşan kuruluşa gidip hakkında gerekli işlemin yapılmasını istemek.
* (birinden) anlayış, hoşgörü, yakınlık beklemek.
* Adalete uygun düşen veya adaletli olan, adil.