Büyük Türkçe Sözlük
* Sabah vakti esen ve ruhu okşayan, gönle ferahlık veren hafif rüzgâr.
* Çöl.
* Tenise benzeyen ve bir tür tüylü topla oynanan oyun.
* Ağzı geniş, yayvan, büyükçe su kabı.
* Bir şeyi başka bir şeye veya birçok şeyi topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel gibi düğümlenebilir nesne.
* Sargı.
*...
* Bahçe gibi taşınmaz mal.
* Bağ ve bahçelerde yetişen meyve fidanlarını, bitki ve özellikle üzüm kütüklerini budamaya yarayan kesici alet.
* bağın üzümlerini toplamak.
* Bağda ürünün toplanması.
* Bu işin yapıldığı mevsim, güz, sonbahar.
* bağdaki üzüm kütüklerini budamak.
* Asma fidesi.
* Hücre sayısı az, hücre arası maddesi çok ve genel olarak diğer dokuları bir birine bağlayarak destek görevi yapan doku.
* Fiillerin zarf olarak kullanılan şekilleri, ulaç, zarf fiil: gül-e gül-e, koş-arak, otur-up vb.
* Kaplumbağa.
* Deniz kaplumbağasının kabuğu.
* Kaplumbağa kabuğu.
* Kaplumbağa kabuğundan yapılmış veya bu kabuğu andırır biçimde olan.
* Ur.
* kişi, karşılık beklediği işten istediğini alabilmek için gereken harcamaları yapmalıdır.
* Yolcu yükü.
* Tren, vapur gibi taşıtlarda yolcuların yüklerinin konulduğu yer.
* Otomobillerin yük konulabilen, genellikle arkada olan bölümleri.
* Otomobillerde içine yük konulabilen bagajları kapatmaya veya kilitlemeye yarayan bölüm.
* Bagaj kapağını kilitlemeye yarayan alet.
* Toplu taşım yerlerinde ve araçlarında bagaj işlerini yürütmekle görevli kimse.
* Vakti gelmeden ölü doğan yavru, düşük.
* Ölü doğan kuzunun derisi.