Büyük Türkçe Sözlük
* Korkusuz, iyi dövüşen, kendine özgü namus kurallarının dışına çıkmayan kimse.
* Babayiğit, koçak.
* Bir şeyin en iyisi, başta geleni.
* Kabadayıya yakışır bir biçimde, kabadayı gibi.
* Kabadayılaşmak, kabadayılanmak işi.
* Kabadayılık etmek, kabadayı gibi davranmak.
* Kabadayılaşmak işi.
* Kabadayı gibi davranmak, kabadayılık etmek.
* Kabadayı olma durumu veya kabadayıca davranış.
* Kabadayı gibi davranmak.
* Kabadayı gibi davranmak, kabadayı gibi görünmeye çalışmak.
* Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet.
* Hafif hapis, para cezası veya meslek ve sanattan alıkonulma ile...
* Bir kusur, suç aramak.
* Suç olacak, kusur sayılacak bir iş yapmak.
* Hiç kimse suçlu olduğunu kabul etmek istemez.
* İşlediği bir suçu başkasının üzerine atmak.
* Kabahati olan, kusurlu, suçlu, töhmetli.
* Kabahatli olma durumu.
* Kabahati olmayan, kusursuz, suçsuz.
* Kabahatsiz olma durumu.
* Kabakgillerden, birçok türleri olan bir bitki (Cucurbita).
* Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü.
* Esrarkeşlerin...
* Birçok kimsenin ilgili olduğu bir olaydan, yalnızca bir kimse zarar veya ceza görmek.