Büyük Türkçe Sözlük
* Bakış veya görüş açısı, yönü, değerlendirme açısı, -e göre.
* İyi bakılmış, üzerinde iyi çalışılmış.
* Filmin kartpostal büyüklüğünde cam bir perde üzerinde görünmesini sağlayan cihaz.
* Bakımlı olma durumu.
* Özen gösterilmemiş, bakılmamış.
* Bakımsız olma, terk edilme, yüzüstü bırakılma durumu.
* Tüfeklerde hedefin uzaklığına, yakınlığına göre ayar edilecek biçimde yapılmış iner kalkar gez, nişangâh.
* Bak hele, olacak şey mi? gibi şaşma anlatır.
* Bakınmak işi.
* Bakmak işi yapılmak, çevreye göz gezdirmek, araştırmak.
* Muayene olmak.
* Atom numarası 29, yoğunluğu 8.95 olan, 10840 C ye doğru eriyen, doğada serbest veya birleşik olarak bulunan, ısı ve elektriği iyi ileten, kolay...
* Cinsel ilişkide bulunmamış (erkek).
* El değmemiş, kullanılmamış.
* (toprak için) İşlenmemiş.
* Eskimemiş, yıpranmamış, yeni.
* %1'in üzerinde çözünmüş elementlerin oluşturduğu bakır alaşımlarının genel adı.
* Bakır tuzları ile zehirli duruma gelmiş.
* Yeşile çalar mavi renk.
* (bakır kaptaki yemek) bakır tuzları ile zehirli duruma gelmek.
* Demir benzeri madenlerin yüzeyinde bakır katman oluşturma işlemi.
* Kimyasal formülü CuO veya Cu2O olan bakırın oksit biçimi.
* Bakır üzerinde nemli havalarda oluşan bakır hidrokarbonat.
* Kızıla yakın kahverengi.
* Bu renkte olan.
* Göz taşı.