Büyük Türkçe Sözlük
* çok önemli bir mevkii (veya mevkileri) ele geçirmek.
* akar su veya göl vb. üzerinde köprü inşa etmek.
* elleri arkadan yere dayayıp ayak uçlarına basarak vücudu yay gibi germek.
* Vadiler, koyaklar veya derin dere yatakları üzerine kurulan ve beton direkleri üzerinde duran kara yolu köprüsü, viyadük.
* Köprü yapan kimse.
* Tombazlarla köprü kuran (istihkâm kıtası).
* Osmanlı ülkelerinde, özellikle ordunun geçeceği yollar üzerindeki köprüleri...
* Bkz. köprücük kemiği.
* Omuz başıyla göğüs kemiğinin üst ucu arasında bulunan ve derinin altında belli olan uzunca kemik.
* Köprü yapma işi.
* kişi işini gördürünceye kadar yardım beklediği kimseye dil döker.
* Köprülenmek işi veya biçimi.
* Köprülenmek işi.
* Köprülü duruma gelmek, köprüsü olmak.
* bir işten vazgeçme veya geri dönme imkânıkalmayacak biçimde kesin bir davranışta bulunmak.
* Köprüsü olan.
* İki bölümü bir köprü ile birbirine bağlanmış (yapı).
* "zamanla şartlar çok değişti, eski durum kalmadı" anlamında kullanılır.
* Kopmuş.
* Toplum kurallarına aldırmayan erkek, işsiz, güçsüz, serseri.
* Çalkanan, kaynatılan, mayalanan, yukarıdan dökülen sıvıların üzerinde oluşan hava kabarcıkları yığını.
* Yapay olarak elde edilen, yumuşak ve...
* beyaz, hafif ve köpük görünüşündeki şeyler için kullanılır.
* Köpüklenmek işi veya biçimi.
* Köpüklenmek işi.
* Üstü köpük bağlamak.