Büyük Türkçe Sözlük
* Köpüğü olan, köpüklenen.
* Kopuk olma durumu.
* Kopuğa yaraşır davranış.
* Ara vermeden, durmaksızın.
* Köpüğü olmayan, köpüklenmemiş.
* Köpülemek işi.
* Şilte, yastık, yorgan gibi şeyleri kalın ve aralıklı, sıkıca dikmek.
* Kopmuş parça, diaspora.
* uzak bir yerden ayrılarak gelmek.
* Köpürerek.
* Köpürmek işi.
* Sinirlenme, öfkelenme.
* Köpük yapmak, köpük oluşmak, köpük çıkararak kabarmak.
* Ekşiyip köpüklenmek.
* Çok kızmak, birdenbire öfkelenip taşmak, feveran etmek.
* Köpürtmek işi.
* Köpürmesini sağlamak.
* Köpürtme özelliği taşıyan.
* Köpürtmek işi veya biçimi.
* Köpürmek işi veya biçimi.
* Ozanların çaldığı telli Türk sazı.
* Kopuz çalan kimse.
* Bir sanat eserinin veya yazılı bir metnin taklidi.
* Suret çıkarma işi.
* Bir sınavda sorularıcevaplamak için başka birinden veya yerden gizli...
* (genellikle yazılı sınavlarda) soruları cevaplamak için gizlice bir kaynağa bakmak.