Büyük Türkçe Sözlük
* Turşu yapma veya satma işi.
* Turşulaşmak işi veya durumu.
* İyice ezilmek, turşu gibi olmak.
* Turşu yapmaya elverişli.
* çok yorulmak.
* ezilmek, parçalanmak.
* "bir şeyin elden çıkarılmasıgerektiği hâlde buna bir türlü kıyamamak" anlamında kınama yollu söylenir.
* çok yorulmak, bitkinleşmek.
* Üzeri yufka kaplı, meyveli veya kakaolu bir pasta çeşidi.
* Varlıkların oluşumu.
* Bütün var olanların Tanrı'dan, ondan hiçbir şey eksiltmeksizin çıkması.
* Evrenin türüm ile ilgili olarak oluştuğunu ileri sürenlerin öğretisi.
* Turunçgillerden, bütün Akdeniz ülkelerinde yetişen kışın, yaprağını dökmeyen bir ağaç (Citrus aurantium amara).
* Bu ağacın portakala benzeyen...
* Sedef otugillerin, turunç, portakal, limon, mandalina ve benzerlerini içine alan bir alt familyası, narenciye.
* Turunç rengi, kızıl sarı.
* Bu renkte olan.
* Turunculaşmak işi.
* Turuncu bir renge girmek.
* Hastahanelerde her hastanın gündelik yemek ve ilâcının yazıldığı kâğıt.
* Hanımeligillerden, sarı, kırmızıçiçekli, güzel kokulu ve tırmanıcı bir süs bitkisi (Leonicera japonica).
* Bkz. tüy.
* Piyano, org gibi müzik aletlerinde veya daktilo, hesap makinesi gibi makinelerde parmak vurulan yerlerin adı.
* Yağlıboya ressamlığında...
* (güreşte) hasmı sırt üstü yere sermek.
* yenmek, mağlûp etmek.