Büyük Türkçe Sözlük
* Gerçeklerden büsbütün habersiz olan (olarak), gerçekleri görmeyen (görmeyerek).
* Sölomları iyi gelişmiş çok hücreli hayvanlar topluluğu.
* Bir yerde bulunan elçi ve elçilik görevlilerinin topluluğu, elçiler topluluğu.
* Çoğu ipekten yapılmış kalın ip.
* Saat veya madalyon gibi şeyleri asmaya yarayan çoğunlukla ince zincir.
* İnce tellerden örülen ve özellikle ev...
* bir yere giriş çıkışı önlemek için o yeri görevlilerce, korumak.
* Denize kıyısı olan şehirlerde kıyıboyunca uzanan imarlı yol.
* Sim, gümüş veya ipek ipliklerin bükülmesiyle hazırlanan ve el işlemelerinde kullanılan ince kordon.
* Üç katlı bükülmüş ipek ipliği.
* Çözülemeyen, ilmiksiz düğüm.
* Çözülmesi hemen hemen imkânsız olan sorun.
* Karınca yuvası.
* Demirci körüğünün, kömürlerin yandığı bölüme açılan deliği.
* Gözleri bağlı olan ebenin, oyuna katılan öteki çocukları yakalamaya çalıştığı çocuk oyunu.
* Kore dili.
* Baleyi oluşturan adım ve figürleri düzenleyen sanatçı.
* Koreografi eserleri yazarı.
* Dans adımlarının kâğıda geçirilmesi.
* Bir baleyi oluşturan adım, figür ve anlatımların bütünü.
* Doğru.
* Bağlılaşım.
* Kore halkından olan (kimse).
* Körelmek işi veya biçimi.
* Körelmek işi.
* Görevi kalmadığı için veya başka sebeplerle bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur.
* Keskinliğini yitirmek.
* Suyu çekilmek.
* (ateş veya ışık için) Sönecek duruma gelmek.
* Değer, önem veya yeteneğini yitirmek.
* Soyu tükenmek...
* Köreltmek işi.