Büyük Türkçe Sözlük
* Uçarı olma durumu veya uçarı davranış, sefahat.
* Fotoğraf makinesi, televizyon kameraları gibi aletlerin üzerine oturduğu üç ayaklı düzen.
* Sacayağı.
* Bir halay çeşidi.
* fiyat üzerinde küçük farkları önemsememek.
* Üç sayısının üleştirme biçimi, her birine üç, her defasında üçü bir arada olan.
* Yaklaşık üçü, beşi bir arada olarak.
* Üçer üçer birimden oluşan.
* Üç tepe noktası, üç açısı, üç kenarı olan geometri biçimi, müselles.
* Bu biçimde olan.
* Tabanı üçgen olan piramit.
* Tabanı üçgen olan prizma.
* Üçgenin sınırladığı düzlemsel bölge.
* Yaban yoncası, tirfil (Trifolium).
* karşısındakini şaşırtarak aldatmak.
* Oynatıcının el çabukluğuyla yer değiştirip kapalı olarak bıraktığı, ikisi aynı, biri değişik üç iskambil kâğıdından değişik olanını bulmaya...
* Üçkâğıt oyunu oynatan kimse.
* Yalancı, dolandırıcı, hileci, düzenci kimse.
* Üçkâğıtçının işi.
* Yalancılık, düzencilik, dolandırıcılık.
* Üçlü olarak görünen bir yıldız kümesi.
* Ateşten fırlayan ve etrafa saçılan kıvılcım.
* Şalvar ve iş donunu bele bağlamak veya torba, kese ağzını büzmek için bunlara geçirilen bağ.
* Cinsel duygu veya ilişki.
* Bkz. harama uçkur çözmek.
* Uçkuru olan.