Büyük Türkçe Sözlük
* İşgücünün karşılığı olan para ve mal.
* Kiralanan veya satın alınan bir şey için ödenen para.
* Ücretlendirmek işi.
* Posta işlemlerinde taşıma ücretlerinin önceden ödenmesi.
* Posta işlemlerinde zarfların üstüne pul yerine ücreti gösterir damga basan makine.
* Bir malın, bir işin ücretini belirlemek rayicini tayin etmek.
* Ücretle çalıştırılan kimse.
* Ücret karşılığıyapılan.
* Ücretlinin yaşama biçimi.
* İşgücünün veya emeğin ücretle karşılanması.
* Bir karşılık ödemeden alınan.
* Parasız (olarak).
* Ucu olmayan.
* Sonu görülmeyecek kadar geniş olan.
* Çok fazla, pek çok.
* Bir baştan bir başa.
* Üç taşla oynanan bir tür çocuk oyunu.
* İkisi arkada, biri önde üç tekerleği olan, çocukların düşmeden binmesi için yapılmış araç.
* Triportör.
* İslâm hukukuna göre, kocanın üçerli aralıklarla üç kez "boşol" sözünü tekrarlayarak karısını boşaması.
* Birkaç kişi arasında oynanan ve uçmayan şeyleri de uçar gibi göstererek şaşırtma temeline dayanan bir çocuk oyunu.
* birine olumsuz etkisi veya zararı gelmek.
* çok geniş olmak.
* (iş için) neresinden başlanacağı kestirilemez durumda olmak.
* Ancak, en son kertede.
* Çok acayip, şaşılacak kadar çirkin olan şey.
* Uğur böceği, hanım böceği.